Dışarıdan bakıldığında sakinim belki.
Öyle görünüyorum en azından.
Konuşurken ölçülüyüm, susarken dikkatliyim.
Ama içimde?
İçimde başka bir hayat yaşanıyor sessizce…
Bazen o kadar çok düşünürüm ki,
bir kelimeyi duyduğumda ardındaki anlam zincirini fark ederim,
ama kimseye söylemem.
Çünkü anlatmak her zaman kolay değildir.
Anlayan azdır.
Zorlamak istemem.
Bazen küçük bir söz beni gün boyu düşündürür.
Bir davranış, bana gösterilen ya da gösterilmeyen bir şey,
kalbimin en kuytusuna dokunur.
Ama dışarıdan bakınca,
sadece biraz dalgınımdır.
İşte bu yüzden buradayım.
Burada yazarken kendim oluyorum.
Belki daha sakin,
belki daha sabırlı,
belki olmak istediğim “ben” kadar berrak.
Ama bu çelişki bir sahtecilik değil.
Bu, dönüşmekte olan bir benliğin dürüst günlüğü.
Çünkü insan iki taraftan oluşur:
Yaşadığı ve özlediği.
Olduğu ve olmaya çalıştığı.
Biri gözle görülür,
diğeri yavaş yavaş, satırların arasından kendini göstermeye başlar.
Ve bazen…
en çok kendimizi, bir yazının sonunda tanırız.
“Gerçekte olduğum kadar,
olmak istediğim hâle de saygı duyuyorum artık.
Çünkü ikisi birlikte ben ediyor.”
🎶Ludovico Einaudi – “Walk”